BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ
Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi, bir davada bilirkişi tarafından hazırlanan raporun hatalı, eksik veya taraflı olduğunu düşünen tarafların buna yönelik itirazlarını mahkemeye bildirdiği dilekçeye denir. Türk Hukukunda bilirkişi raporu hakimlik mesleğinin ötesinde teknik bilgi ya da uzmanlık gerektiren konularda hakime yol göstermek amacıyla hazırlanır ve karar sürecinde önemli bir delil teşkil eder. Ancak bilirkişi raporları bağlayıcı değildir. Mahkeme, her ne kadar bilirkişi raporuyla doğrudan bağlı olmasa da teknik ya da uzmanlık gerektiren bir konuda başka bir bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın raporun aksine bir hüküm veremez.
- BİLİRKİŞİ RAPORU NEDİR?
- BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ SÜRESİ
- BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ NEDENLERİ
- BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDİLİRSE NE OLUR?
- BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
- BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASI ZORUNLU MUDUR?
- BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ÖNEMİ VE DAVAYA ETKİSİ
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- 1-Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Nedir?
- 2-Bilirkişi Raporuna İtiraz Nasıl Yapılır?
- 3-Bilirkişi Raporuna İtiraz Edilirse Ne Olur?
- 4-Kira Tespit Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz
- 5-İş Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz
- 6-Taşınmaz Değer Tespiti Bilirkişi Raporuna İtiraz
- 7-Ortaklığın Giderilmesi Bilirkişi Raporuna İtiraz
- 6-Hukuk Bilirkişisine Başvurulabilir Mi?
BİLİRKİŞİ RAPORU NEDİR?
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesine göre, bir davada çözümü hukuk dışı özel veya teknik bilgi gerektiren durumlarda görüşüne başvurulan kişiye bilirkişi denir. Başka bir ifadeyle bilirkişi, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için özel ya da teknik bilgi gerektiren konuda görüş bildirerek hakime yardımcı olur.
Bir davada bilirkişiye başvurulup başvurulmayacağına hakim karar verir. Kanundaki tanımından da anlaşılacağı üzere, bilirkişiye ancak hakimlik mesleğinin ötesinde bilgi gerektiren durumlarda başvurulabilir. Bu sebeple her davada bilirkişiye başvurulması gerekmez. Hakim, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için bilgisini yeterli görüyorsa bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın karar verebilir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ SÜRESİ
Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi kanunda belirtilen yasal süre içinde sunulmalıdır. Yasal süre içinde sunulmayan dilekçeler dikkate alınmaz. Bilirkişi raporuna itiraz süresi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 281 ile düzenlenmiş olup iki haftadır. Bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra taraflara tebliğe çıkarılır. Tarafların bilirkişi raporuna karşı 2 hafta içinde beyan ve itirazlarını sunması gerekir. İtiraz dilekçesi yazılı olarak yapılır. İki haftalık itiraz süresi bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği tarihten başlar. Tebliğ tarihinden sonraki gün birinci gün sayılır. Bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını süresinde sunmayan taraf, bu süre geçtikten sonra rapora itiraz ederse mahkeme tarafından bu itiraz dikkate alınmaz.
Bilirkişi raporuna itiraz süresinin geçmesi sebebiyle sonradan itirazda bulunulamaması durumunda karşı taraf lehine ‘usuli kazanılmış hak’ doğar. Başka bir ifadeyle, itiraz süresini geçiren taraf, itirazın esasında haklı olsa dahi süresinde itirazını ileri sürmediyse, sonradan bu itirazı ileri sürmesi mümkün olmaz.
Usuli kazanılmış hakkın istisnası ise, raporun hükme esas alınamayacak şekilde eksik olmasıdır. Bu durumda mahkeme taraflar bilirkişi raporuna itiraz etmese dahi yeni bir bilirkişi raporu aldırmak ve teknik ve uzmanlık gerektiren hususa hüküm verilmesine imkan verecek şekilde açıklık getirmelidir. Aksi eksik raporla verilen kararın kaldırılmasına karar verilir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ NEDENLERİ
Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi hazırlanırken itiraz nedenlerine detaylı ve dayanaklı şekilde dilekçede yer verilmelidir. Rapora itiraz etmek tek başına yeterli değildir. Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi içinde bilirkişi raporunun hangi sebeple hükme esas alınamayacağını detaylı şekilde dayanak ve belgeleriyle mahkemeye itiraz dilekçesinde göstermek gerekir.
Bilirkişi raporunda rapordaki her türlü hataya itiraz edilebilir. Örneğin iş davalarında mahkeme tarafından dava konusu taleplerin hesaplanması için dosya hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edilir. Bilirkişi işçilik alacaklarınına ilişkin hesaplama yapar ve mahkemeye raporunu sunar. Yapılan bu hesaplamalarda hata varsa hesaplamadaki hatanın nerede olduğu ve hesaplamanın nasıl olması gerektiği detaylı açıklanmalıdır.
Aynı şekilde örneğin ayıplı araç sebebiyle açılmış bir tazminat davasında dava konusun aracın ayıplı olup olmadığının tespiti için bilirkişiye tevdi edilen bir dosyada bilirkişi tarafından aracın ayıplı olmadığına dair yapılan tespite karşı yine bu değerlendirmenin neden hatalı olduğu ve doğru değerlendirmenin nasıl olması gerektiği dayanak ve belgeyle ortaya konulmalıdır.
Son olarak, bilirkişi tarafından hukuki bir değerlendirme yapılmışsa, hukuki değerlendirme yasağına aykırılık sebebiyle itirazda bulunulabilir.
Sonuç olarak; bilirkişi raporundaki değerlendirmelere gerek usuli gerekse esas yönünden itiraz mümkündür. Bilirkişi raporuna itirazın temel mantığı hakimin bilirkişi raporuna dayanarak aleyhe karar vermesinin önüne geçmektir. Bilirkişi raporuna itirazda en önemli husus itirazın hukuki dayanağının bulunması ve belgeyle desteklenmesidir. Dayanaksız ve belgesiz itirazdan netice alınması oldukça düşük bir ihtimaldir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDİLİRSE NE OLUR?
Bilirkişi raporuna itirazın sonuçları: Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile itiraz edildikten sonra mahkeme tarafından yapılan itirazlar değerlendirilir. Bu durumda mahkeme üç karar verebilir.
1-Bilirkişi Raporuna İtirazın Reddine Karar Verilmesi
Tarafların itirazlarının reddine karar verildiği durumda mahkeme, mevcut raporun dava konusu uyuşmazlık hakkında karar vermek için yeterli olduğu kanaatine varmıştır. Bu durumda eğer başkaca yapılacak bir işlem yoksa (keşif, tanık dinlenmesi, istinabe vb.) mahkemece genelde tahkikat sonlandırılırak sözlü yargılamaya ve bilahare hüküm aşamasına geçilir.
2-Bilirkişi Raporuna İtirazın Kabulüne Karar Verilmesi
Hakim tarafından bilirkişi raporuna itirazlar kabul edilirse, tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilebilir. Bu durumda mahkeme, bilirkişiden tarafların bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde yer verdiği itiraz dilekçelerinin hazırlanacak ek raporda tartışılmasını ve bilirkişi tarafından bu itirazlara ilişkin değerlendirme yapılmasını ister.
3-Tarafların İtirazlarının Reddine ve Re’sen Ek Rapor Alınmasına Karar Verilmesi
Mahkeme, tarafların bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi içinde yer alan itiraz gerekçelerini yeterli bulmayıp itirazların reddine karar verebilir. Mahkeme aynı zamanda tarafların itiraz dilekçelerinde yer vermediği ancak uyuşmazlığın çözümü için açıklık getirilmesi elzem olan bir husus için re’sen ek rapor alınmasına karar verebilir. Bu durumda bilirkişi, mahkeme tarafından gösterilen hususu değerlendirerek raporunu mahkemeye ibraz eder.
Özetle; mahkeme tarafından bilirkişi raporu yeterli görülmezse yeterli görülene kadar ek rapor ya da farklı bir bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden yeni bir bilirkişi raporu aldırılabilir. Mahkeme, bilirkişi raporunu yeterli gördüğü noktada yapılacak başkaca bir işlem yoksa tahkikatı sonladırıp hüküm aşamasına geçebilir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
ÖRNEK 1
İSTANBUL … İŞ MAHKEMESİNE
DOSYA NO: …/… E.
DAVACI: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. BERKAY BAŞCI & Av. AYSEL İREM KAP & Av. FERDİ KURNAZ
DAVALI: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
KONU: Tarafımıza …… tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporuna itirazlarımızın sunulmasına ilişkindir.
AÇIKLAMALAR
1-Mahkemenizin yukarıda numarası belirtilen dava dosyası kapsamında ………. tarihli bilirkişi raporu tarafımıza tebliğ edilmiş olup bilirkişi raporundaki aleyhe hususlara beyan ve itirazlarımızı sunuyoruz.
2-Ücret Miktarı Yönünden
Dava dilekçemizde müvekkilin ücret alacağının …… TL olduğu belirtilmiş ve bu beyan banka kayıtları ve tanık beyanlarıyla doğrulanmış olmasına karşın bilirkişi tarafından ücret ……. TL olarak hesaplama yapılmıştır. Bu hesaplama hatalı olup doğru ücret miktarı üzerinden tekrar hesaplama yapılmalıdır.
3-Fazla Mesai Ücreti Yönünden
Bilirkişi tarafından fazla mesai ücreti hesabında tanıklarımızın işyerinde günlük fazla çalışma saatinin 5 saat olduğu beyanları dikkate alınmışsa da bilirkişi tarafından beş saatten az çalışma yapılmış gibi hesaplama yapılmış olup doğru çalışma saati üzerinden tekrar hesaplama yapılmalıdır.
TALEP: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Bilirkişi raporundaki aleyhe hususlara itirazlarımızı tekrarla itiraz ettiğimiz hususlarda ek rapor alınmasına,
Karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Av. BERKAY BAŞCI & Av. AYSEL İREM KAP & Av. FERDİ KURNAZ
ÖRNEK 2
İSTANBUL … TÜKETİCİ MAHKEMESİNE
DOSYA NO: …/… E.
DAVACI: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. BERKAY BAŞCI & Av. AYSEL İREM KAP & Av. FERDİ KURNAZ
DAVALI: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
KONU: Tarafımıza …… tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporuna itirazlarımızın sunulmasına ilişkindir.
AÇIKLAMALAR
1-Mahkemenizin yukarıda numarası belirtilen dava dosyası kapsamında ………. tarihli bilirkişi raporu tarafımıza tebliğ edilmiş olup bilirkişi raporundaki aleyhe hususlara beyan ve itirazlarımızı sunuyoruz.
2-ARACIN SATIN ALMA TARİHİNDE MOTOR YAĞI YAKTIĞI VE MOTORUN DEĞİŞTİRİLMESİNE SEBEBİYET VEREN ARIZANIN SATIŞ ESNASINDA MEVCUT OLDUĞU BİLİRKİŞİ TARAFINDAN TESPİT EDİLMİŞTİR.
Bilirkişi raporunda; ‘Dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelemesi sonucunda, dava konusu …….plakalı aracın davacı tarafından satın alındığı …. tarihinden 6 ay sonra ve yaklaşık 17.375 kilometre kullanımından sonra meydana gelen “yağ yakma/eksiltme” kaynaklı motor arızasının; davacının dava konusu aracı satın almadan öncesinde almış olduğu dava dışı …….. Ekspertiz tarafından düzenlenmiş …….tarihinde Ekspertiz Raporunda “Servis bakım kontrol, motor yağı eksik, radyatör ön plastik sabit değil, V kayış ve gergiler deforme kontrol” açıklamaları ile belirtilmiş olduğu, aynı şekilde davalı tarafından alınmış olan ve satış ilanına konu olduğu beyan edilen ekspertiz raporunda da motor yağ kaçaklarından ve eksikliğinden bahsedilmiş olduğu;’ ifadelerine yer verilmiştir.
Aynı şekilde bilirkişi raporunda; ‘davacının dava konusu aracı satın alırken araçtaki teknik problemleri ekspertiz raporunda belirtildiği şekilde bilerek satın almış olduğu görüldüğünden’ ifadelerine yer verilmiştir.
Bilirkişi raporunda açıkça aracın motor yağı yakma sorununun satıştan önce mevcut olduğu, bu durumun satış öncesi yapılan eksper raporunda tespit edildiğini ifade etmiştir. Başka bir ifadeyle, aracın motorunun değiştirilmesine sebebiyet veren motor yağı yakma sorununun aracın müvekkile satılmasından önce mevcut olduğunu tespit etmiştir.
3-BİLİRKİŞİ RAPORUNDA ARACIN GİZLİ AYIPLI OLMADIĞI DEĞERLENDİRMESİ HATALIDIR.
Yukarıda ifade edildiği üzere dava konusu aracın motorunun değiştirilmesine sebebiyet veren motor yağı yakma sorununun aracın müvekkile satılmasından önce mevcut olduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Bu husus dava dilekçemizde ifade edilen aracın satış esnasında ayıplı olduğu iddialarını doğrulamaktadır. Ancak bilirkişi hatalı olarak dava konusu aracın satış esnasında ayıplı olsa da ‘gizli ayıplı olmadığı’ ve müvekkilin ‘araçtaki kusurları bilerek’ satın aldığı şeklinde değerlendirmiştir.
Burada esas sorun müvekkilin satış esnasında ekspertiz raporunda ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesinden ‘motor yağı seviyesinin düşüklüğü sebebiyle yağ yakma kaynaklı silindir içlerinde çizilme, kompresyon düşüklüğü’ olduğunu anlayıp anlayamayacağı noktasında düğümlenmektedir.
Bilirkişiye göre motor ustası olmayan müvekkilin satış esnasında ekspertiz raporunda tek başına ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesinden ‘motor yağı seviyesinin düşüklüğü sebebiyle yağ yakma kaynaklı silindir içlerinde çizilme, kompresyon düşüklüğü’ sıkıntısının olabileceğini öngörmesi beklenmektedir. Bilirkişi, ifadelerinin devamında müvekkilin ekspertiz raporunda tek başına ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesi yer alması sebebiyle aracın ayıplı sayılmayacağını bütün ayıpları bilerek satın aldığını değerlendirmiştir.
Bilirkişinin bu değerlendirmelerine katılmak mümkün değildir. Araçlarla ilgili uzmanlığı olmayan ortalama bir kişinin tek başına ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesinden aracın motorunun değiştirilmesini gerektirecek gizli bir ayıp olduğunu anlaması mümkün değildir. Böyle bir değerlendirme mantığa aykırı olup otomobil konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan alıcılara çok geniş bir külfet yüklemektedir. Davalı tarafından açıkça motor arızası olduğuna ya da motorun değiştirilmesini gerektirebilecek bir arıza olduğuna dair bir bildirim olmadan ortalama bir kişiden bu kadar kompleks bir sorunu öngörmesini beklemek hukuka aykırıdır.
Açık ayıp gözle görülebilen ve basit bir muayene ile tespit edilebilen ayıba denir. Aracın üstündeki çizikler, kaporta göçükleri vb. ortalama bir kişinin dahi basit bir inceleme ile fark edilebileceği ayıplar açık ayıp sayılır. Ancak dava konusu olayda aracın motorunun değiştirilmesini gerektirecek kadar ciddi bir arıza meydana gelmiştir. Bu durum ancak aracın yetkili servisi tarafından motor açılarak detaylı incelenerek tespit edilebilmiştir. Bu kadar karmaşık ve üst düzey teknik bilgi gerektiren bir tespiti ortalama bir vatandaştan beklemek mümkün değildir.
Bilirkişi raporunda atıf yapılan ekspertiz raporunda sadece ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesi yer almaktadır. Söz konusu eksper incelemesinde aracın motoru açılmamış, detaylı incelenmemiş ve aracın motorunun değiştirilmesini gerektirebilecek bir arıza olup olmadığına dair müvekkile bilgilendirme yapılmamıştır. Basiretli tacir olarak davalı tarafın alıcıya araçtaki gizli ayıpları açıkça bildirmesi yasal yükümlülüktür. Davalı taraf dahi aracın motorunun değiştirilmesini gerektirecek kadar ağır arızanın mevcut olduğunu müvekkile bilerek ya da bilmeyerek bildirmemiştir. Bu durum sonucu değiştirmemekte olup davalı taraf araçtaki kusuru kasten gizlemiş ya da bilmeden satmış da olsa 6098 sayılı TBK m. 219/2 kapsamında ayıplı bilmese de hukuken sorumludur.
4-MÜVEKKİLİN ARACIN BAKIMI İÇİN GEREKLİ TEBDİRİ ALMADIĞI DEĞERLENDİRMESİ HATALIDIR.
Dava konusu aracın motoru müvekkil tarafından satın alındıktan 6 ay sonra değiştirilmiştir. Dava konusu araç 26.000 km’de satın alınmış hiçbir kazası ve hiçbir bakıma ihtiyacı olmadığı satıcı tarafından beyan edilen lüks bir araçtır. Araçların bakımı yıllık ya da belli bir kilometre sınırına geldiğinde yapılır. Henüz satın alınalı 6 ay ve 17.000 km civarı yapılmış aracın özel bir arıza olmadıkça ‘motorunun açılıp bakılmasını gerektirir’ bir bakıma ihtiyacı olmadığı açıktır.
Kaldı ki, müvekkil aracın ikaz ışığının yanması üzerine geciktirmeden aracı yetkili servise götürmüştür. Bunun üzerine yetkili servise tarafından gereken müdahale yapılmış ve aracın motoru değiştirilmiştir.
İSTEM: Yukarıda yer alan açıklamalar kapsamında;
1-Bilirkişi raporundaki aleyhe hususlara itirazlarımızın kabulüne ve itirazlarımız doğrultusunda ek rapor alınmasına,
2-Ek rapor alınmasına karar verilirse;
-Otomobil konusunda yetkinliği olmayan ortalama bir kimsenin ‘motor yağı düşüklüğü’ ifadesinden aracın motorunun ‘silindir içlerinde çizilme, kompresyon düşüklüğü’ olabileceğini ve bu arızanın aracın motorunun değiştirilmesini gerektirecek nitelikte olup olmadığını öngörüp öngöremeyeceği,
-Dava konusu araç satılmadan önce alınan ekspertiz raporunda aracın motorunun açılıp açılmadığı, açıldıysa raporda motor yağı düşüklüğü sebebiyle aracın motorunda bir arıza meydana gelip geldiğine dair bir bildirimde bulunulup bulunulmadığı,
-Basiretli tacir olan davalı tarafın dava konusu araca ilişkin satış ilanında aracın motor yağı yaktığı/ eksilttiği, bu sebeple aracın motorunun ileride değiştirilmesinin gerekebileceği hususunda müvekkile yaptığı bir bildirimin olup olmadığı, hususlarının bilirkişiden sorulmasına,
Karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Av. BERKAY BAŞCI & Av. AYSEL İREM KAP & Av. FERDİ KURNAZ
BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASI ZORUNLU MUDUR?
Bilirkişiye başvurulması belirli istisnalar haricince zorunlu değildir. Bilirkişi incelemesi ancak hakim kararıyla yapılabilir. Başka bir ifadeyle hakim, bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görmezse, doğrudan dosyadaki mevcut deliller üzerinden karar verebilir. Ancak bu kuralın istisnaları vardır.
Bazı durumlarda hakim açık kanun hükmü gereği dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verebilmek için bilirkişi incelemesi yaptırmakla yükümlü kılınmıştır. Buna göre, örneğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 165. maddesine göre, akıl hastalığı sebebiyle açılan boşanma davasında davalı eşin akıl hastası olup olmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmelidir. Aynı şekilde örneğin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 224. maddesine göre, hayvan alım satımında hayvanın ayıplı olup olmadığı bilirkişi incelemesi ile tespit edilmelidir.
Özetle; açık kanun hükmüyle hakimin bilirkişiye başvurulması zorunlu kılınmışsa bu durumda hakim bilirkişi incelemesi yaptırmakla yükümlüdür. Aksi halde hakim, her davada bilirkişiye başvurulup başvurulmayacağına kendisi karar verir.
Yargıtay uygulamasından da ayrıca bahsetmek gerekir. Yargıtay uygulaması, çözümü özel ve teknik bilgi gerektiren durumlarda hakimin mutlaka bilirkişiye başvurması gerektiği yönündedir. Bu durumda hakim, dava konusu uyuşmazlık ile ilgili şahsi bilgi ve tecrübesini uyuşmazlığı çözüme bağlamak için yeterli görse dahi, bilirkişi incelemesi yaptırmazsa Yargıtay uygulamasına göre karar eksik inceleme sebebiyle bozulmaktadır. Bu kapsamda, kanun gereği her ne kadar hakimin her dava için bilirkişi incelemesine başvurmasının zorunlu olmadığı anlaşılsa da Yargıtay uygulamasına göre hakimlik mesleği dışında kalan özel ve teknik bilgi gerektiren her konuda bilirkişi raporu alınmalı ve hüküm rapora göre verilmelidir.
Aynı şekilde, yine önemle belirtmek gerekir ki, kanun hükmü gereği bilirkişi raporları bağlayıcı değildir. Başka bir ifadeyle, hakim bilirkişi raporu aksine karar vermekte serbesttir. Bilirkişi raporunun değerlendirilmesi tamamen hakime aittir. Ancak Yargıtay uygulaması farklıdır. Şöyle ki, Yargıtay, çözümü özel ya da teknik bilgi gerektiren bir konuda bilirkişi raporu alındığında, yine o raporu çürüten aksi bir bilirkişi rapor olmaksızın karar verilmesini bozma sebebi olarak değerlendirmekte olup hakime kendi takdiriyle bilirkişi raporu aleyhine karar verme imkanı tanımamaktadır.
Bilirkişi İncelemesine Kim Karar Verir?
Bilirkişi incelemesine hakim karar verir. Bilirkişi incelemesine taraflardan birinin talebi üzerine ya da hakim tarafından kendiliğinden karar verilebilir.
Taraflardan biri iddiasının ispatı için gerekliyse, hakimden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep edebilir. Bu talep kabul edilirse bilirkişi ücreti ve inceleme için yapılacak sair masraflar talepte bulunan tarafa yükletilir. Bu masraflar yatırılmazsa, diğer tarafın da bu masrafları yatırarak bilirkişi incelemesi yaptırma hakkı vardır. Eğer asıl ödemekle yükümlü tarafla birlikte karşı taraf da bu masrafı yatırmazsa, dosyadaki mevcut delillere göre karar verilir. Eğer mevcut deliller davanın ispatı için yetersiz davanın reddine karar verilir.
Bilirkişi Seçimi Nasıl Yapılır?
Bilirkişiler, resmi bilirkişi listesinden seçilir. Bilirkişilerin faaliyetlerine, bilirkişi listelerinin düzenlenmesi vb. hususlar Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan 03.08.2017 tarih ve 30143 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bilirkişilik Yönetmeliği‘nde gösterilir.
Bilirkişiler kural olarak bilirkişi listelerinden atanır. Eğer dava konusu uyuşmazlığı çözecek konuda uzman bir bilirkişi resmi bilirkişi listesinden mevcut değilse, bu durumda resmi listede olmayan bir kişi bilirkişi olarak atanabilir. Bu durumda atanan kişinin konuya ne kadar ehil olup olmadığı tartışma konusu olacaktır. Bu konuda nihai karar hakime aittir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ÖNEMİ VE DAVAYA ETKİSİ
Bilirkişi raporları, hakimi doğrudan bağlamaz. Başka bir ifadeyle hakim, otomatik olarak bilirkişi raporunda yer alan görüşe göre karar vermek zorunda değildir. Ancak uzmanlık ya da teknik bilgi gerektiren bir konuda alınmış bilirkişi raporunun aksine karar verilebilmesi için yine aynı konuda alınmış bir bilirkişi raporu olmalıdır. Hakim, şahsi bilgi ve tecrübesine dayanarak uzmanlık ya da teknik bilgi gerektiren bir konuda alınmış bilirkişi raporunun aksine karar veremez.
Aynı şekilde hakim, dava konusu uyuşmazlık ile ilgili şahsi bilgi ve tecrübesinin karar vermek için yeterli olduğu kanaatinde olsa dahi uzmanlık ya da teknik bilgi gerektiren konularda karar verebilmesi için konunun uzmanından bilirkişi raporu almakla yükümlüdür.
Sonuç olarak, her ne kadar bilirkişi raporu hakimi doğrudan bağlamasa da bilirkişilik kurumu davanın akıbetini doğrudan etkileyen oldukça önemli bir kurumdur. Bu sebeple aleyhe olan bilirkişi raporlarına mutlaka hukuken dayanaklı ve belgeli şekilde detaylı itiraz dilekçesi sunulmalıdır. Buna ek olarak bu itirazlar duruşmada hakim önünde özet olarak en önemli yerleri vurgulanmalı ve mahkemeye mevcut bilirkişi raporunu yetersiz ve hatalı olduğu konusunda ikna edilmelidir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
1-Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Nedir?
Bilirkişi raporuna itiraz süresi tebliğ tarihinden başlamak üzere iki haftadır. (HMK m.281)
2-Bilirkişi Raporuna İtiraz Nasıl Yapılır?
Bilirkişi raporuna itiraz yazılı bir dilekçe ile mahkemeye yapılır. İtiraz dilekçesi gerekçeli ve itirazların delilleri ve dayanakları dilekçe ekinde yer almalıdır.
3-Bilirkişi Raporuna İtiraz Edilirse Ne Olur?
Bilirkişi raporuna itiraz durumunda mahkeme itirazlar doğrultusunda ek rapor aldırabilir, itirazları reddedebilir ya da itirazlar haricinde başka bir hususta da bilirkişiden görüş isteyebilir.
Bilirkişi raporuna itirazın reddedilmesi genellikle davanın sonuna yaklaşıldığı anlamına gelmektedir. Ancak bu durum her ihtimalde geçerli değildir. Her davanın gidişatı özel olarak değerlendirilmedir.
4-Kira Tespit Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz
Kira tespit davalarında bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın kira tespiti talep edilen tarihteki rayiç kira bedelinin tespiti istenir. Bilirkişiler bu tip raporlarda, emsal kira sözleşmeleri, taşınmazın fiziki koşulları, bulunduğu konum, ulaşım imkanlarına erişimi, bulunduğu kat, cadde üzerinde olup olmaması vb. kriterleri dikkate almaktadır.
Kira tespit davasında bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi hazırlanırken dikkat edilmesi gereken iki temel husus aşağıdaki gibidir.
- Bilirkişi raporuna esas alınan emsal kira sözleşmeleri kira bedelinin artırılması talep edilen dönemle uyumlu mu incelenmelidir. (Talep 2024 yılında itibaren iken 2023 başlangıç tarihli kira sözleşme bedellerinin esas alınması gibi.)
- Bilirkişi raporuna esas alınan emsal kira sözleşmeleri ile dava konusu taşınmazın bulunduğu konum, mahalle, kat, manzara, toplu ulaşıma erişim vb. kriteler aynı ya da benzer mi incelenmelidir. Aksi halde kira bedeli hatalı tespit edileceğinden mutlaka bilirkişi raporuna itirazda bulunulmalıdır.
Özellikle belirtmek gerekir ki, güncel olarak kira tespit davalarında davada alınan bilirkişi raporu ile rayiç piyasa bedelleri arasında büyük farklar söz konusu değilse bilirkişi raporuna itirazlar genellikle reddedilmekte ve bilirkişi raporunda eski kiracı lehine kira bedelinin büyüklüğüne göre %15-25 arasında hakkaniyet indirim yapılarak hüküm verilmektedir.
Bu açıklamalar elbette genel bilgiler olup her davanın kendi içinde değerlendirilmesi doğru olandır. Davanızla ilgili detaylı bilgi almak isterseniz bize her zaman ulaşabilirsiniz.
5-İş Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz
İş davalarında bilirkişi raporu genellikle işçilik alacaklarının hesaplanması maksadıyla alınmaktadır. İş davalarında alınan bilirkişi raporlarında işçinin aldığı ücret, çalışma saatleri, tanık beyanları, brüt ücret hesaplaması, saatlik ücret hesaplaması vb. birçok hesaplama kalemi rapor sonucunu doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple iş davalarında alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi içinde yer alan hesaplamalar detaylı incelenmeli ve hatalı hesaplamalara hak kaybı olmaması adına mutlaka itiraz edilmelidir.
İş davalarında mahkeme tarafından bilirkişi raporunun yeterli olduğu kanaatine varılırsa, (eğer dava tam dava olarak açılmadıysa) taleplerin artırılması/ ıslah için mahkemeden süre talep edilir. Talepler artırılıp harcı ödendikten sonra karar aşamasına geçilir.
Önemli Not: İş davalarında bilirkişi raporu alınması ve raporda işçilik alacaklarının hesaplanması mahkemenin doğrudan rapordaki hesaplamalar doğrultusunda karar vereceği anlamına gelmemektedir. Örneğin bilirkişi raporunda kıdem tazminatı hesaplanmışsa da eğer mahkeme iş akdinin feshinde işçiyi haksız görürse bu durumda kıdem tazminatına hükmetmeyecektir. Bu sebeple bilirkişi raporu doğrultusunda talepleri artırma aşamasında mutlaka iyi düşünülmeli, dosyadaki bütün deliller iyi tartılmalı ve buna göre talepler artırılmalıdır.
6-Taşınmaz Değer Tespiti Bilirkişi Raporuna İtiraz
İcra İflas Kanunu kapsamında taşınmazın satışının yapılabilmesi için kıymet takdirinin yapılması yasal zorunluluktur. Bu kapsamda 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 128/a maddesine göre, kıymet takdir raporunun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporun alındığı yerdeki icra hukuk mahkemesinde dava açılması gerekmektedir. Bu dava ile kıymet takdirine itiraz edilerek mahkemece tekrar bilirkişi raporu alınması talep edilir. Kıymet takdiri, bilirkişi raporudur. Bu sebeple kıymet takdirine, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile yapıldığı gibi itiraz mümkündür.
Kıymet takdirine itiraz edilmezse kıymet takdiri kesinleşir. Bu durumda hatalı olarak tespit edilmiş bilirkişi raporuyla satış yapılabilir ve bu durumda ciddi hak kayıplarına sebebiyet verebilir. Bu sebeple raporun tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süre içinde icra hukuk mahkemesine şikayet yoluna başvurulmalıdır.
7-Ortaklığın Giderilmesi Bilirkişi Raporuna İtiraz
Ortaklığın giderilmesi davalarında mahkeme, dava konusu taşınmazın özelliklerini ve rayiç piyasa bedelini tespit etmek için bilirkişi görevlendirir. Bu görevlendirmeye istinaden bilirkişi ve mahkeme heyetince taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılır. Keşif sonrası bilirkişi (bu tip davalarda genellikle üç kişilik heyet halinde) raporunu dava dosyasına sunar. Rapor taraflara tebliğ edilir ve taraflar rapora beyanlarını sunar.
Ortaklığın giderilmesi davalarında bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sıklıkla taşınmazın bedeline karşı sunulur. Elbette bu durumda taşınmazın özellikleri, hissedarların tespiti vb. diğer tespitlerde hata mevcutsa itiraza engel değildir. Uygulamada taşınmaz tarla vasfına sahip ve kanunda öngörül
6-Hukuk Bilirkişisine Başvurulabilir Mi?
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi gereği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Açık kanun hükmüne karşın uygulamada sıklıkla hukuk bilirkişisine başvurulmakta ve bilirkişilerce hukuki konularda mütaala verilmektedir. Bu durum kanuna aykırı bir uygulama olsa da güncel uygulama bu şekildedir.