TÜKETİM ÖDÜNCÜ SÖZLEŞMESİ (KARZ AKDİ) (2025)
Tüketim ödüncü sözleşmesi (karz akdi), Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 386. maddesinde tanımlanmış borç doğuran bir sözleşme türüdür. Günlük hayatta birine borç para vermek, ihtiyacı olan bir kimseye gıda gibi tüketilebilir bir şey sağlamak veya bir arkadaşına aynı nitelikte aynı miktarda geri alınmak üzere altın vermek bu sözleşmenin en yaygın örnekleridir.
- Tüketim Ödüncü Sözleşmesi Nedir?
- Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Unsurları
- Ticari ve Ticari Olmayan Tüketim Ödüncünde Faiz
- Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Şekli ve İspat
- Tüketim Ödüncünde İcra Takibi ve Alacak Davası
- Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Sona Ermesi
- Tüketim Ödüncü Sözleşmesi Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gerekenler
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- SONUÇ
Tüketim Ödüncü Sözleşmesi Nedir?
TBK m.386 gereğince tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin belirli bir miktar parayı veya misli bir eşyayı ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği rızai sözleşmedir. Tüketim ödüncü ile kullanım ödüncü (ariyet sözleşmesi) arasında önemli farklar vardır: kullanım ödüncünde ödünç verilen şeyin mülkiyeti devredilmez ve aynı eşya iade edilir; tüketim ödüncünde ise mülkiyet geçici olarak borçluya devredilir ve borçlu aynı tür ve miktarda geri ödeme yapar.
Örneğin, bir kişinin amcasına veyahut arkadaşına 10.000-TL borç para vermesi, paranın mülkiyeti ona geçtiği için tüketim ödüncü sözleşmesidir. Borçlu, vade geldiğinde aynı miktarda Türk lirasını iade yükümlüdür. Veyahut bir kimsenin köydeki komşusuna 500 kg buğday teslim ederek aynı miktarda buğdayı iki ay sonra alacağına dair anlaşması, misli bir şeyin mülkiyetinin devredildiği karz akdidir. Keza bir kimsenin iş arkadaşına 40 litre benzip verip bir ay sonra aynı miktar benzini geri istemesi de tüketim ödüncüdür.
Görüldüğü üzere borç para verme ilişkisinin hukuki çerçevesi tüketim ödüncüdür. TBK m.386’daki tanım, “bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi” devretme unsurunu vurgulayarak parayı da kapsadığı için borç para vermek taraflar arasında tüketim ödüncü sözleşmesi kurar.
Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Unsurları
Tüketim ödüncü sözleşmesinin geçerli olabilmesi için belirli unsurların bulunması gerekir:
1-Misli şey veya para: Sözleşmenin konusu para veya çay, benzin, buğday gibi misli, yani sayı, ölçü veya tartı ile belirlenebilen ve tüketildikçe tükenen eşyalar olmalıdır. Para da misli mal sayıldığından borç verme ilişkisi karz akdi oluşturur. Eşya tüketilebilen nitelikte olmasa bile misli olması yeterlidir; örneğin bir gemi yakıt tankında aynı marka benzini iade etmek gibi.
2-Mülkiyetin devri : Ödünç veren, sözleşme konusu malın mülkiyetini borçluya geçici olarak devreder. Borçlu artık o paranın veya malın malikidir ve dilediği gibi kullanabilir; bu yönüyle kullanım ödüncünden ayrılır. Mülkiyet devri olmadan yalnızca kullanma hakkının verildiği durumlar tüketim ödüncü değildir.
3-Aynı nitelikte ve miktarda geri verme borcu: Ödünç alan, iade borcunu aynı cinsten, aynı nitelikte ve aynı miktarda olmak üzere yerine getirmek zorundadır. Örneğin 10 kg çay yerine 10 kg buğday verilemez; 1000 TL yerine 1000 US$ geri ödeme yapılamaz.
4-Faiz (ivaz) unsuru : Tüketim ödüncü normalde karşılıksız bir sözleşmedir; ödünç veren kullanım karşılığında bedel almaz. Ancak ticari ilişkilerde veya sözleşmede açıkça kararlaştırılmışsa borç para için faiz talep edilebilir. Ticari olmayan tüketim ödünçlerinde faiz istenebilmesi için sözleşmede yazılı olarak kararlaştırılması gerekir.
Bu 4 unsur karz akdinin kanuni çerçevesini belirler ve tarafların hak ve borçlarını tayin eder.
Ticari ve Ticari Olmayan Tüketim Ödüncünde Faiz
TBK m.387, adi (ticari olmayan) tüketim ödüncü sözleşmelerinde, taraflar yazılı olarak kararlaştırmadıkça borç para verenin faiz talep edemeyeceğini düzenler. Bu kural, arkadaşlar arası ödünç para verme ilişkilerinde büyük önem taşır: borç veren sözlü bir anlaşmayla verilen borcun üzerine faiz işletecekse bunun yazılı sözleşmeye dökülmesi gerekir.
Ticari tüketim ödünçlerinde ise taraflar tacir veya şirket olabilir ve faiz, ticari işlerdeki avans faizi oranına göre hesaplanır. Taraflar faizi kararlaştırmamışlarsa bile TBK m.387/2 uyarınca ticari ödünçlerde faiz talep etme hakkı vardır. Faiz oranının sınırı yıllık ticari avans faizi oranıdır; bileşik faiz uygulanamaz.
Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Şekli ve İspat
Borçlar Kanunu, tüketim ödüncü sözleşmeleri için zorunlu bir şekil şartı öngörmemiştir. Sözleşme sözlü olarak da kurulabilir. Ancak borcun geri ispatı ve faiz talebi gibi durumlarda yazılı belge bulunması büyük önem taşır. Yargıtay uygulamasında da açıklamasız banka havalesi ile gönderilen paranın borç amaçlı olmadığının kabul edildiği; dekontta “borç verildi”, “geri ödenmek üzere” gibi açıklamalar bulunması gerektiği belirtilmektedir.
Dolayısıyla borç para verirken tarafların yazılı bir tüketim ödüncü sözleşmesi imzalaması, borç miktarını, geri ödeme tarihini ve varsa faiz oranını açıkça belirtmesi hem tarafların haklarını korur hem de icra takibi veya dava sırasında alacağın ispatını kolaylaştırır.
Tüketim Ödüncünde İcra Takibi ve Alacak Davası
Ödünç alan borcunu vadesinde ödemez veya hiçbir vade kararlaştırılmamışsa, alacaklı belli hukuki yollarla alacağını talep edebilir. Bu süreç icra takibi ve alacak davası olmak üzere iki ana yoldan oluşur.
1. Muacceliyet ve İhtar:
Vade kararlaştırılmayan tüketim ödünçlerinde ödünç alana geri verme yükümlülüğü ancak talep üzerine doğar. TBK m.392’de, geri verme konusunda belirli bir gün veya bildirim süresi kararlaştırılmamışsa, ödünç alanın ilk istemden itibaren altı hafta geçmedikçe geri verme borcu altına girmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu nedenle borçluya gönderilecek ihtarname (iade talebi) hukuki süreç açısından zorunludur. İhtarname noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektup ile gönderilmeli ve borcun ödeneceği tarih açıkça belirtilmelidir.
2. İcra Takibi:
İhtar süresi dolmasına rağmen borç ödenmezse, alacaklı ilamsız icra takibi başlatabilir.
-
İlamsız icra takibi: Alacaklı, borçlunun ikametgahının bulunduğu icra dairesine başvurarak borçlu aleyhine ödeme emri düzenlenmesini talep eder. Ödeme emri borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde borca itiraz edilmezse takip kesinleşir. İtiraz edilirse alacaklı itirazın iptali davası açarak borcun varlığını ispat etmelidir.
-
İlamlı icra takibi: Taraflar arasında yazılı tüketim ödüncü sözleşmesi veya senet niteliğinde belge varsa ve borçlu temerrüde düşmüşse, alacaklı ilamlı icra yoluna da gidebilir. Önce mahkemeye başvurarak alacak davası açar; mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra ilamlı icra takibi yapılır.
İcra takibi, borçlu malvarlığının haczi ve satılması gibi ağır yaptırımlar içerdiğinden borçluyu ödeme yapmaya zorlayan etkili bir yoldur. Ancak sürecin doğru işletilebilmesi için sürelere dikkat edilmeli ve gerektiğinde avukat desteği alınmalıdır.
3. Alacak Davası:
Borçlu ödünç aldığı parayı veya eşyayı iade etmezse, alacaklı doğrudan alacak davası açarak mahkemeden parasını veya eşyasının karşılığını talep edebilir. Bu dava genel olarak sulh hukuk mahkemesinde görülür. Alacaklının davayı kazanabilmesi için tüketim ödüncüne dayalı borç ilişkisinin varlığını ve geri ödeme tarihinin geldiğini ispat etmesi gerekir. Yazılı sözleşme veya açıklamalı banka dekontları, davada delil olarak kullanılır.
Alacak davası sonucunda alınan ilam (mahkeme kararı) ile ilamlı icra takibi başlatılarak borcun tahsili sağlanabilir. Buradaki avantaj, mahkeme kararının kesin hüküm teşkil etmesi ve borçlunun itirazlarını sınırlı bir şekilde ileri sürebilmesidir.
4. Delil Kullanımı ve İspat:
Borç para verme ilişkilerinde ispat yükü alacaklıya aittir; yani borcu talep eden kişinin tüketim ödüncü sözleşmesinin kurulduğunu ve borçlunun geri verme borcunu yerine getirmediğini kanıtlaması gerekir. Aşağıdaki belgeler delil olarak kullanılabilir:
-
Yazılı tüketim ödüncü sözleşmesi (imzalı)
-
Banka dekontu ve havale açıklamaları (“geri ödenmek üzere borç” ifadesi bulunan)
-
Kira kontratı, senet gibi diğer yazılı belgeler
-
Tanık beyanları (kural olarak belirli şartlarla)
Alacaklı, delil başlangıcı niteliğindeki belgelerden yararlanarak borcun varlığını ispat edebilir. Yargıtay, açıklamasız banka havalesinin borç amaçlı olmadığına dair karine kabul etmekte; açıklama bulunmayan havalelerde borçlu lehine yorum yapılmaktadır. Bu nedenle açıklama bölümünde borç amaçlı gönderildiğini vurgulamak önemlidir.
Tüketim Ödüncü Sözleşmesinin Sona Ermesi
Tüketim ödüncü sözleşmesi farklı şekillerde sona erebilir. Sözleşmenin sona ermesi, borç ilişkisinin ortadan kalkması ve tarafların birbirlerine karşı yükümlülüklerinin bitmesi anlamına gelir. Başlıca sona erme halleri şunlardır:
-
Geri verme (ifa) – Tüketim ödüncünün en doğal sona erme şekli, ödünç alanın borç konusu parayı veya misli malı sözleşmeye uygun olarak geri vermesidir. İfa, borcun tamamını kapsamalı ve aynı nitelik ve miktarda yapılmalıdır.
-
Vade sonunda ödeme veya ihtar üzerine geri verme – Vade kararlaştırılmışsa, vade tarihinde iade borcu doğar. Vade kararlaştırılmamışsa alacaklının talebinden itibaren altı haftalık süre sonunda borçlu muaccel olur ve geri verme ile sözleşme sona erer.
-
Takastan doğan sona erme – Taraflar birbirlerine aynı türden borçlu olduklarında (örneğin bir yandan borç para almış, diğer yandan borç vermişlerse) takas beyanı ile borçlarını karşılıklı olarak ortadan kaldırabilirler.
-
Yenileme (Novasyon) – Taraflar yeni bir sözleşme ile borcu başka bir borçla değiştirirse (örneğin ödünç borcunu satış bedeline dönüştürürlerse) tüketim ödüncü sona erer.
-
Bağışlama veya alacaktan feragat – Alacaklı, borçludan alacağını bağışlarsa veya feragat ederse borç ortadan kalkar. Bu durumda yazılı feragat belgesi düzenlenmelidir.
-
Zamanaşımı – Tüketim ödüncünden doğan alacaklar genel zamanaşımı süresine tabidir (on yıl). Alacaklı bu süre içinde hakkını talep etmezse borç zamanaşımına uğrar ve alacak davası reddedilebilir.
Sona erme halleri uygulamada önemli sonuçlar doğurduğundan, tarafların hangi durumda borç ilişkisinin ortadan kalktığını doğru değerlendirmesi gerekir.
Tüketim Ödüncü Sözleşmesi Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tüketim ödüncü sözleşmesi yapılırken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkları önlemek adına faydalıdır:
-
Tarafların kimlik bilgileri (ad, soyad, T.C. kimlik numarası, adres) açıkça belirtilmelidir.
-
Sözleşmenin konusu misli şey veya paranın türü, tutarı ve birimi (TL, USD, altın vb.) ayrıntılı olarak yazılmalıdır.
-
Geri ödeme tarihi ve ödeme şekli (tek seferde, taksitli, çek veya banka havalesi gibi) belirlenmelidir. Vade belirlenmemişse alacaklı, ihtarname göndermek zorunda kalacaktır.
-
Faiz oranı ve faiz başlangıç tarihi ticari ödünçlerde yazılmalı; adi ödünçlerde faiz isteniyorsa bunun yazılı olduğu açıkça belirtilmelidir.
-
Teminat alınacaksa, rehin, kefalet veya garanti koşulları sözleşmeye yazılmalıdır.
-
Ödeme yapılacak hesap belirtilmeli, havale dekontuna “geri ödenmek üzere borç” açıklaması düşülmelidir.
-
İcra takibi ve yetkili mahkeme konusunda anlaşma (ihtiyari yetki) yazılabilir.
Bu unsurlar, taraflar arasında anlaşmazlık çıkması halinde ispatı kolaylaştıracak ve alacaklının hakkını almasını sağlayacaktır.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Tüketim Ödünçlerinde Sözleşme Yazılı Olmalı Mıdır?
Zorunlu olmamakla birlikte ispat açısından yazılı sözleşme yapılması tavsiye edilir.
Borç Verdiğim Paraya Faizi Nasıl İşletirim?
Adi tüketim ödüncünde faiz ancak taraflar yazılı olarak kararlaştırmışsa talep edilebilir; ticari ödünçlerde ise TBK m.387/2 uyarınca faiz talebi mümkündür.
Borçlu Vadesinde Ödeme Yapmazsa Ne Yapmalıyım?
İhtarname ile borçluyu temerrüde düşürmeli, altı haftalık süre geçtikten sonra icra takibi başlatmalı veya alacak davası açmalısınız.
Sözlü Borç Verirken Tanıkla İspat Edebilir Miyim?
Borç miktarı belirli bir sınırı (HMK m.200) aşmıyorsa tanıkla ispat edebilirsiniz; aksi hâlde yazılı delil gerekir. Açıklamalı banka dekontu delil başlangıcı niteliği taşır.
Borç Verilen Para Geri İstenmezse Ne Olur?
Alacaklı, zamanaşımı süresi içinde (genelde 10 yıl) borcunu talep etmezse borç zamanaşımına uğrar ve dava açma hakkı kaybolur.
SONUÇ
Tüketim ödüncü sözleşmesi, günlük hayatta sıkça karşılaştığımız borç para verme ve misli eşyaların ödünç verilmesi gibi ilişkilerin hukuki adıdır. TBK m.386’ya göre, ödünç veren bir miktar parayı veya misli malı karşı tarafa devretmeyi, ödünç alan da aynı nitelikte ve miktarda geri vermeyi taahhüt eder. Bu sözleşmede mülkiyet devri söz konusudur ve borçlu, malı kullanarak tüketebilir; aynı tür ve miktarı iade etmesi yeterlidir.
Ödünç verilen paranın veya malın geri alınabilmesi için vade kararlaştırılmamışsa alacaklı öncelikle noter veya iadeli taahhütlü mektupla ihtarname çekmeli, borçlu altı haftalık sürenin sonunda geri ödeme yapmazsa icra takibi veya alacak davası yoluna başvurmalıdır. İcra takibinde, borçlu ödeme emrine yedi gün içinde itiraz etmezse takip kesinleşir; itiraz ederse alacaklı itirazın iptali davası açmak zorundadır. Alacak davasında alacaklı, borcun varlığını yazılı sözleşme veya açıklamalı banka dekontlarıyla ispat etmelidir. Faiz talep edilebilmesi için ticari ödünç olması veya adi ödünçte faizin yazılı olarak kararlaştırılması gerekir.