VELAYET DAVASI VE VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ
- Velayet Davası Nedir?
- Velayet Davası (Velayetin Değişikliği Davası) Hangi Durumlarda Açılır?
- Velayet Davası ve Velayetin Değiştirilmesi Görevli ve Yetkili Mahkeme
- Velayet Davasında Çocuğun Görüşünün Önemi
- Velayetin Değiştirilmesi Nedenleri Nelerdir?
- Velayetin Kaldırılması Şartları Nelerdir? (Velayetin Nez’i)
- Velayet Davasında Yargıtay Kararlarından Örnekler
- Yabancı Eşin Velayet Hakkı ve Çocuğun Yurtdışına Çıkarılması
- Velayet Davasında Geçici Velayet Kararı ve Tedbir Nafakası
- Velayet Davasında Çocukla Kişisel İlişki Kurulması ve İştirak Nafakası
- Velayet Davası (Velayetin Değiştirilmesi) Davasını Kazanmak İçin Ne Yapmalı?
- Anlaşmalı Boşanmada Çocuğun Velayeti
- Velayet Davasında Hangi Deliller Dikkate Alınır?
- Üvey Çocukların Velayeti
- Anlaşmalı Velayet Değişikliği Nasıl Yapılır?
- Velayet Davasında Avukatın Rolü ve Önemi
- Sık Sorulan Sorular (SSS)
- 1-Velayet Davası Nasıl Açılır?
- 2-Velayet Davasında Hangi Şartlarda Çocuk Babaya Verilir?
- 3-Velayet Davası Ücreti Ne Kadar?
- 4-Velayet Davası Sonucunu Nasıl Öğrenebilirim?
- 5-Velayet Davası Harcı Ne Kadar?
- 6-Velayeti Annede Olan Çocuğun Babaya Gitmek İstememesi Durumunda Ne Yapılır?
- 7-Çekişmeli Velayet Davası Ne Kadar Sürer?
- 8-Velayet Davası Hangi Mahkemeye Açılır?
Velayet Davası Nedir?
Velayet Nedir? Velayet, reşit olmayan (18 yaş altı) çocuk üzerinde anne ve babaya tanınmış bir hak, yetki ve sorumluluklar bütünüdür.
Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 335-351 arasında velayete ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Kanuna göre evlilik birliği içinde doğan çocuklar üzerinde velayet hakkı ortak şekilde ebeveynlere aittir. Evlilik dışında doğan çocukta ise velayet anneye aittir (TMK md.337). Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir. Velayet, çocuğun bakımı, eğitimi, öğretimi ve korunmasını sağlama ve çocuğu temsil etme görevlerini içerir.
Ebeveynler, velayet hakkı kapsamında çocuğun kişiliğine ve malvarlığına ilişkin hakları kullanır ve çocuğun bakım, gözetim, geçimini sağlama, terbiye ve eğitimini sağlama yükümlülüklerini yerine getirir.
Velayet hakkı, kamu düzenine ilişkin bir konu olup kural olarak anne-babadan haklı bir sebep olmadıkça alınamaz. TMK m. 336’ya göre evlilik devam ettikçe velayet ortak kullanılır. Boşanmada ise hakim, çocuğun velayetini eşlerden birine verir.
Velayet Davası Nedir? Velayet davası, velayetin kime verileceğine veya mevcut velayet düzeninin değiştirilmesine ilişkin açılan aile hukuku davasıdır. Özellikle boşanma sonrası velayetin değiştirilmesi davası, çocuğun velayeti kendisinde olmayan ebeveynin, koşullar değiştiğinde çocuğun velayetini almak için açtığı davayı ifade eder.
Velayet davaları aile mahkemesinin konusuna girer ve bu davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. Hakim, velayet konusunda tarafların beyanlarıyla bağlı olmayıp çocuğun üstün yararını gözeterek resen araştırma yapabilir.
Türk hukukunda velayet, çocuğun yararı esas alınarak düzenlenir. Boşanma veya ayrılık halinde velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün geleceğini güvence altına almak ve üstün yararını korumaktır. Bu nedenle velayet davalarında anne ve babanın taleplerinden ziyade çocuğun menfaati ön planda tutulur.
Velayet Davası (Velayetin Değişikliği Davası) Hangi Durumlarda Açılır?
Boşanma veya ayrılık sonrasında velayet bir ebeveyne verildikten sonra, koşulların değişmesi halinde diğer ebeveyn velayetin kendisine verilmesi için dava açabilir. Velayet davası (velayetin değiştirilmesi davası) açılmasının temel şartı, çocuğun üstün yararının mevcut velayet düzeninin değişmesini zorunlu kılmasıdır.
Genel olarak şu durumlarda velayetin değiştirilmesi davası gündeme gelebilir:
- Velayeti elinde bulunduran ebeveynin çocuğa artık yeterli ilgiyi göstermemesi, bakım ve gözetim görevini aksatması veya çocuğun fiziksel/ruhsal gelişimini tehlikeye atması,
- Velayet sahibinin hayatında önemli değişiklikler olması (örneğin başka bir yere taşınma, yeniden evlenme, ağır hastalık, hapis cezası gibi durumlar) ve bunun çocuğun menfaatini olumsuz etkilemesi,
- Velayet kendisinde olmayan ebeveynin, çocuğun daha iyi şartlarda büyümesini sağlayabilecek duruma gelmesi (örneğin ekonomik durumun düzelmesi, istikrarlı bir aile ortamı sunabilmesi vb.),
- Çocuğun büyümesiyle birlikte tercihlerinin değişmesi ve belli bir yaşa geldiğinde diğer ebeveynde kalmak istemesi (hakim tarafından uygun bulunursa),
- Mevcut velayet sahibinin çocuğu diğer ebeveyne göstermemesi, kişisel ilişki (görüşme) hakkını engellemesi gibi velayet görevini kötüye kullandığı haller.
Velayet değişikliği, keyfi gerekçelerle talep edilemez. Çocuğun üstün menfaatini ciddi biçimde etkileyen yeni bir olgu olmaksızın, yalnızca anne veya babanın isteğiyle velayetin değiştirilmesi mümkün değildir.
Örneğin velayet sahibinin gelirinin diğerine kıyasla düşük olması tek başına velayet değişikliği sebebi yapılmaz; mevcut düzen çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılıyorsa ekonomik fark tek başına yeterli görülmez.
Aynı şekilde, velayet sahibi ebeveynin kendi özel hayatındaki makul davranışları (örneğin evde sosyal amaçlı alkol alması veya evlilik dışı bir ilişkisi olması) çocuğa somut bir zarar vermediği sürece velayetin değişmesine neden olmaz.
Bu sebeple her olumsuzluk velayetin değiştirilmesine sebep olmayacağından velayet davası açmadan önce mutlaka yeni durumun çocuğa etkisi bir uzman avukat tarafından değerlendirilmelidir.
Velayet Davası ve Velayetin Değiştirilmesi Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: Velayetin değiştirilmesi veya tamamen kaldırılmasına ilişkin davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. (Aile mahkemesi olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla görevlidir.)
Yetkili Mahkeme: Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması talepleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) gereği çekişmesiz yargı işi sayılır (HMK m.382/2-b-13)
Çekişmesiz yargıda, aksine bir özel hüküm yoksa, başvuranın veya ilgililerden birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. (HMK m.384)
TMK’da velayet davaları için özel bir yetki kuralı bulunmadığından, uygulamada davalı ebeveynin yerleşim yeri veya davacı (başvuran) ebeveynin yerleşim yeri aile mahkemesinde dava açılabilir.
Örneğin, boşanma sonrası çocuk anneyle İstanbul’da yaşıyorsa ve baba velayetin değiştirilmesini talep edecekse, İstanbul’daki (çocuğun bulunduğu yerdeki) aile mahkemesinde dava açabilir. Ancak çocuk fiilen babanın yanında kalıyor ama resmi adresi anneyle ise, babanın bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olacaktır.
Sonuç olarak, velayet davalarında kesin yetki kuralı mevcut olmadığından somut olayın koşullarına göre birden fazla yer mahkemesi yetkili olabilir.
Velayet Davasında Çocuğun Görüşünün Önemi
Çocuğun belirli bir olgunluğa ulaşması halinde, velayet kararlarında görüşünün alınması zorunludur. Yargıtay içtihatlarına göre 8 yaş ve üzerindeki çocuklar dinlenmeden velayet kararı verilemez. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/1278 sayılı kararında da bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Mahkemeler, çocuğun görüşünü genellikle pedagog veya psikolog eşliğinde, uygun bir ortamda alır. Çocuğun tercihi tek başına belirleyici olmamakla birlikte hakimde ciddi bir kanaat uyandırır.
Velayetin Değiştirilmesi Nedenleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu ve yargı içtihatlarında, velayetin değiştirilmesine yol açabilecek başlıca nedenler belirlenmiştir. TMK md.183’e göre;
‘Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.’
Bu hüküm velayet değişikliğine sebep olabilecek durumlara örnek teşkil eder. Uygulamada en sık karşılaşılan velayet değiştirme nedenleri aşağıda sayılmıştır.
- Ebeveynin yeniden evlenmesi: Yeni evlilik tek başına velayetin değiştirilmesine neden olmaz. Ancak bu evlilik, çocuğun yararına aykırı bir ortam oluşturuyorsa (örneğin üvey ebeveynin olumsuz tutumları) değişiklik gündeme alınabilir.
- Ebeveynin taşınması: Velayet sahibinin şehir veya ülke değiştirmesi, çocuğun düzenini bozuyor ve diğer ebeveynle kişisel ilişkiyi zorlaştırıyorsa mahkeme tarafından velayet yeniden değerlendirilebilir.
- Çocuğun fiilen diğer ebeveyn veya üçüncü kişiler yanında kalması: Çocuğun uzun süre velayet sahibi olmayan tarafta veya üçüncü kişilerde kalması, yükümlülüklerin ihmal edildiği şeklinde yorumlanabilir.
- Çocuğun sağlık, eğitim, ahlak veya güvenliğinin tehlikeye girmesi: İhmal, kötü muamele, istismar, ebeveynin ağır hastalık ya da uzun süreli hapis cezası gibi durumlar velayetin değiştirilmesine gerekçe oluşturur.
- Kişisel ilişki hakkının engellenmesi: Çocuğun diğer ebeveynle görüşmesinin sürekli engellenmesi, velayet hakkının kötüye kullanılması olarak kabul edilmekte ve velayetin devrine neden olabilmektedir.
- Velayet sahibinin ihmali: Çocuğun bakım, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının düzenli karşılanmaması velayet değişikliği için sebep sayılabilir.
- Ebeveynin ölümü: Anne veya babadan birinin ölümü halinde velayet, kural olarak sağ kalan ebeveyne geçer; ancak bu ebeveynin ehil olmaması halinde vasi atanması gerekebilir.
Yukarıda sayılan nedenler uygulamada sıklıkla karşılaşılan nedenler olup örnek niteliğindedir. Bu kapsamda velayetin değiştirilmesi sebepleri bu sebeplerle sınırlı değildir. Her somut olayda hakim takdir yetkisi çerçevesinde olayı değerlendirir. Önemli olan husus, ortaya çıkan yeni olgunun ‘çocuğun üstün yararı açısından velayet değişikliğini zorunlu kılması’dır. Velayet değişikliği kararı verilirken velayet sahibi ebeveynini velayet görevini ağır şekilde aksatmış olması gerekmekte olup daha hafif sebepler varsa bunun yerine kişisel ilişki düzenlemesi söz konusu olabilir. Bu konuda hakimin takdir yetkisi olup somut olayın koşullarına göre çocuğun üstün yararına göre karar verilmesi gerekir.
Velayetin değişmesiyle birlikte velayeti kaybeden taraf için çocukla kişisel ilişki (görüşme) hakkı düzenlenir. Ayrıca artık velayet kendisinde olmayan taraf, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında iştirak nafakası ödemekle yükümlü olur. İştirak nafakası (çocuk nafakası), velayetin değiştiği kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılır.
Nafakaya ilişkin detaylar için Nafaka Artırım Davası makalemize göz atabilirsiniz.
Bu kapsamda emsal Yargıtay kararları velayetin değiştirilmesi ilişkin şartları anlamak faydalı olacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26404 E. , 2015/9455 K.
Taraflar, 25.4.2007 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmışlar, 20.05.2004 doğumlu müşterek çocuk …’in velayeti davalı babaya verilmiştir. Boşanma kararının kesinleşmesinden yaklaşık üç ay sonra, davacı anne tarafından velayetin değiştirilmesi talepli bu dava açılmış ve 04.03.2008 tarihinde tedbiren velayet davacı anneye bırakılmıştır. Velayetin kullanılması tedbiren kendisine bırakılan davacı annenin, sürekli olarak çocuğun baba ile kişisel ilişkisini engellediği, bu yüzden iki kez ceza aldığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Ana veya babadan herbiri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesini ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. (TMK.m.324/1) Ana ve babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı düşmedikçe ana ve babanın ikisiyle de düzenli biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkı, çocuğun temel haklarındandır. (Çocuk Hakları Sözleşmesi m.9/3) Davalı babanın velayet görevini yerine getirmediği, ihmal ettiği ve velayetin değiştirilmesi şartlarının oluştuğu (TMK md. 183, 349) kanıtlanamamıştır. Öte yandan her ne kadar küçük …, annesi ile yaşamak istediğini beyan etmiş ise de, annenin, çocuğun baba ile kişisel ilişki kurmasına sürekli engel çıkardığı, dosyadaki delillerle de sabittir. O halde davanın reddi yerine kabulü doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/8472 E. , 2013/2339 K.
Tarafların kesinleşen yabancı mahkeme ilamına göre 20.10.2009 tarihinde boşandıkları ve müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verildiği, söz konusu kararın Dinar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2010 tarihli ilamı ile tanıma ve tenfizine karar verildiği ve bu kararın da 17.11.2011 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK md. 348). Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar (TMK. md. 183, 349, 351/1). Davalının velayet görevini ihmal ettiği veya velayetin değiştirilmesi şartlarının (TMK. md 183 – 349) oluştuğu kanıtlanamamıştır. Bu durumda talebin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple velayetin değiştirilmesi davası yönünden BOZULMASINA,Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/18220 E. , 2016/15713 K.
1-Velayetinin değiştirilmesi istenen 27.08.1998 doğumlu …’nun 27.08.2016 tarihi itibariyle ergin olduğu anlaşılmakla, bu çocuk yönünden velayet istemi konusuz kaldığından bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-17.10.2006 doğumlu çocuk …’ye dair velayet istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Taraflar 09.09.2015 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşanmışlar ortak çocuk 17.10.2006 doğumlu …n velayeti ise tarafların anlaşmaları doğrultusunda davalı babaya verilmiştir. Bu dava ise anne tarafından boşanma tarihinden sekiz gün sonra 21.09.2015 tarihinde açılmış, anne velayet kendisinde olan babanın velayet görevlerini yerine getirmediğinden bahisle ortak çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda da… ‘nin velayeti babadan alınarak anneye verilmiştir. Toplanan delillere göre, boşanma kararının verilmesi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen süre içerisinde velayetin değiştirilmesini gerektiren bir durum, olay, hal ve şartlarda değişiklik veya davalı babanın velayet görevini yerine getirmediği ve kötüye kullandığı hususları ispatlanamamıştır. Bu nedenlerle ortak çocuk …’nin velayetinin anneye verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı geretirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,
Velayetin Kaldırılması Şartları Nelerdir? (Velayetin Nez’i)
Velayetin kaldırılması, anne ve/ veya babadan velayet hakkının tamamen alınması ve çocuğa bir vasi atanması anlamına gelir. TMK md.348’e göre velayetin kaldırılmasına yalnızca çocuğun korunması için diğer önlemler sonuçsuz kalmışsa veya yetersiz kalacağı anlaşılmışsa karar verilebilir. Kanunda velayet kaldırma sebepleri şöyle sayılmıştır.
- Ebeveynin Tecrübesizliği, Hastalığı veya Başka Yerde Bulunması gibi Sebeplerle Velayet Görevini Gereği Gibi Yerine Getirememesi: Örneğin akıl hastalığı, ağır engellilik, uzun süre yurt dışında kalma gibi nedenlerle anne-baba çocuğa bakamıyorsa velayetleri kaldırılabilir
- Ebeveynin Çocuğa Yeterli İlgi Göstermemesi veya Yükümlülüklerini Ağır Şekilde Savsaklaması: Örneğin çocuğun bakımını tamamen ihmal etmek, terk etmek, eğitimini sağlamamak, sürekli kötü muamelede bulunmak gibi durumlar bu kapsamdadır
- Çocuğun can güvenliğinin tehlikede olduğu fiziksel/psikolojik istismar halleri de bu madde kapsamına girer.
Bu hallerde hakim, daha hafif önlemler (sosyal hizmet tedbirleri vb.) işe yaramadıysa, velayetin kaldırılmasına karar verebilir. Velayet kaldırıldığında çocuk için bir vasi atanır (TMK m. 348/2) Velayet kaldırma kararı, aksi belirtilmedikçe mevcut ve doğacak tüm ortak çocukları kapsar. Bu nedenle mahkeme, sadece belirli çocuklar için velayet kaldırıyorsa kararında bunu açıkça belirtmelidir. Aksi halde velayet diğer çocuklar için de kalkmış sayılabilir.
Velayetin kaldırılması, velayetin değiştirilmesinden daha ağır bir müdahale olup ancak çok ciddi ihmal veya velayet hakkının kötüye kullanılması durumlarında uygulanır. Velayet kaldırıldığında dahi anne-babanın çocuğa karşı nafaka yükümlülüğü devam eder. (TMK m. 349) Başka bir ifadeyle, velayet hakkı olmasa bile anne baba, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılamak zorundadır. Eğer anne, baba ve çocuğun da ödeme gücü yoksa bu giderler devlet tarafından karşılanır. Ayrıca, velayetin kaldırılmasına sebep olan durum sonradan ortadan kalkarsa hakim re’sen veya talep üzerine velayeti geri verebilir (TMK m. 351)
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/7900 E. , 2015/9060 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından velayetin kaldırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, davalının çocuklarının davalının evi terk ettiği iki yıldan beri babaanne ve dede yanında kaldığı, davalının çocuklarıyla ilgilenmediği aramadığı sormadığından bahisle velayetin anneden kaldırılmasına, vasi atanmak üzere durumun vesayet makamına ihbarına karar verilmiştir.
Velayetin kaldırılması kararı ana ve/veya baba için ağır sonuçlar doğuran bir karardır. Bu nedenle, velayetin kaldırılması kararı verilmeden önce velayetin değiştirilip, diğer tarafa verilmesiyle yetinilip yetinilemeyeceği konusunda gerekli tüm araştırmaların yapılması; başka çözüm kalmadığı takdirde velayetin kaldırılması gerekir. Mahkemenin hükme esas aldığı sosyal inceleme raporunun tek uzman tarafından düzenlendiği .çocuklarının velayet konusundaki beyanlarının mahkeme tarafından alınmadığı anlaşılmıştır. Velayet düzenlemesi yapılırken, gözönünde tutulması gereken temel ilke, “çocuğun üstün yararı”dır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12.; Çocuk Haklarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk bakımından idrak çağında bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet, çocukları ilgilendiren konuların en önemlilerindendir. Bu durumda, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan inceleme ve rapor istenip, davacı annenin barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, idrak çağında bulunduğu anlaşılan çocukların uzman eşliğinde duruşmada dinlenmesi ve diğer deliller de gözönüne alınarak velayet konusunda bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,
Velayet Davasında Yargıtay Kararlarından Örnekler
Yargıtay’ın velayet davalarına ilişkin içtihatlarında öne çıkan ilkeler özetle şunlardır:
- Çocuğun üstün yararı: Yargıtay 2. HD 2017/2656 E. sayılı kararda, anne-baba yararıyla çocuk yararı çatıştığında çocuğun menfaatinin üstün tutulması gerektiği belirtilmiştir. Çocuğun bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişiminin sağlanabileceği koşulların dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
- Çocuğun görüşü: Yargıtay HGK 2018/1278 sayılı kararına göre, 8 yaş ve üzerindeki çocukların görüşü alınmadan velayet düzenlemesi yapılamaz. Çocuğun beyanı belirleyici olmamakla birlikte dikkate alınmalıdır. Ancak üstün yarar gerektiriyorsa çocuğun arzusu hilafına da karar verilebileceği kabul edilmiştir.
- Kardeşlerin ayrılmaması: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6360 E. , 2021/431 K. , 20.01.2021 T. sayılı kararında, çocukların alıştıkları çevreden koparılmaması ve kardeşlerin birlikte kalması gerektiği vurgulanmış ve bu nedenle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
- Görüş hakkının engellenmesi: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26404 E. , 2015/9455 K. sayılı karaırnda velayet sahibinin çocuğu diğer ebeveynle görüştürmemesi, özellikle küçük yaşta çocuk annenin etkisi altındaysa, velayetin kötüye kullanımı sayılmış ve velayetin diğer ebeveyne verilebileceği kabul edilmiştir.
- Ekonomik durum: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/8906 E. , 2009/14025 K. sayılı kararında, annenin ekonomik olarak zayıf olmasının tek başına velayetin değiştirilmesine gerekçe olamayacağı; temel bakım sağlandığı sürece ekonomik farklılığın belirleyici olmadığı ifade edilmiştir.
- Uzman incelemesi: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2201E. , 2020/3373 K. sayılı kararında, velayet kararının tek bir uzmanın raporuna dayandırılmasını yetersiz bulmuş; psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan heyet tarafından kapsamlı inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Bu içtihatlarda Yargıtay velayet davalarında velayetin değiştirilebilmesi için genel ilkeleri belirlemiş olup elbette velayetin değiştirilmesi sebepleri bu örnekler ile sınırlı değildir. Bu örnekler sık karşılaşılan durumlar olup her somut olay kendi içinde değerlendirilmelidir. Eğer velayet davası açmak istiyor ancak elinizdeki delillerin yeterli olup olmadığından emin değilseniz bu konuda aile hukuku konusunda uzman bir avukata başvurmanız hak kayıplarının önüne geçecektir.
Yabancı Eşin Velayet Hakkı ve Çocuğun Yurtdışına Çıkarılması
Ebeveynlerden birinin yabancı uyruklu olması veya çocuğun yurtdışına götürülmesi meselelerinde, hem Türk iç hukuku hem de uluslararası sözleşmeler devreye girer. Temel olarak, velayet hakkı hangi ebeveynde ise çocuğun yurtdışına çıkışı konusunda da o ebeveyn tek başına karar verebilir. Ancak bazı istisnalar mevcuttur.
- Evlilik Birliği Devam Ederken veya Ortak Velayet Halinde: Anne ve baba evliyse velayet ortak kullanılır (TMK m. 336). Bu durumda çocuğa pasaport çıkarılması veya yurtdışına seyahat için hem annenin hem de babanın rızası gereklidir. Uygulamada, çocuğu yurtdışına çıkarmak için diğer ebeveynden noterden onaylı bir muvafakatname alınması gerekmektedir.
Özellikle havaalanı ve sınır kontrollerinde, yanında tek ebeveyniyle seyahat eden çocuklar için diğer ebeveynin noter onaylı muvafakatnamesi olup olmadığı kontrol edilmektedir.
Ortak velayet (boşanmış çiftlerin mahkeme kararıyla paylaştığı velayet) durumunda da aynı kural geçerlidir. Diğer eşin noter onaylı muvafakatı olmadan çocuk yurtdışına çıkarılamaz.
- Boşanma Sonrası Velayet Tek Ebeveynde İse: Eğer boşanma kararı ile çocuğun velayeti anneye veya babaya bırakılmışsa, kural olarak velayet hakkı sahibi, tek başına çocuğu yurtdışına götürebilir. Yargıtay kararları, aksi bir mahkeme kararı olmadıkça velayet sahibi ebeveynin, diğerinden izin almaksızın çocuğu yurt dışı seyahatine çıkarabileceğini kabul etmiştir. Bu kapsamda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/11374 E. , 2015/12897 K. , 17.06.2015 T. sayılı kararında; ‘Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarmasının boşandığı eşinin muvafakatıne bağlı bulunmadığı gibi..’ ifadesine yer verilmiştir.
Bu durum, tatil veya kısa süreli seyahatler için geçerlidir. Ancak velayet sahibi, çocuğu yurtdışına yerleşmek üzere kalıcı olarak götürmek isterse diğer eş velayetin değiştirilmesi davası açma hakkına sahiptir. Bu durumda mahkeme çocuğun üstün yararına göre değerlendirme yapacaktır.
- Çocuğun Yurtdışına Yerleşmesi ve Uluslararası Çocuk Kaçırma: Velayet sahibi olan ebeveynin, diğerinin onayı olmaksızın çocuğu temelli olarak başka bir ülkeye götürmesi halinde, 1980 Tarihli Lahey Sözleşmesi (Hague Convention) devreye girer. Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi, velayet hakkının ihlal edilerek bir ülkeden diğerine kaçırılan veya alıkonulan çocukların iadesine ilişkin hükümler içerir.
Bu sözleşmeye göre, mutad meskeni (yerleşik hayatının merkezi) Türkiye olan bir çocuk, diğer ebeveynin izni olmaksızın yurt dışına kaçırılır veya alıkonulursa, mağdur ebeveyn çocuğun iadesini isteyebilir. Sözleşme, 16 yaşından küçük çocuklar için hızlı iade prosedürü öngörmekte olup çocuğun kaçırıldığı ülkenin merkezi makamları işbirliği yaparak çocuğun ülkesine dönmesini sağlamakla yükümlüdür.
- Yabancı Ülke Kurallarının Etkisi: Bazı ülkelerin kendi mevzuatları, çocukla seyahat için velayet annede olsa dahi babanın yazılı iznini talep edebilir. Bu durumlar Türkiye’deki velayet hakkını değiştirmese de pratikte seyahati zorlaştırmaktadır. Bu nedenle velayet sahibi ebeveyn, seyahat planı öncesinde gidilecek ülkenin çocukla giriş şartlarını araştırmalıdır. Genel olarak ise, çocuğun pasaport ve vize işlemlerinde velayet belgesinin ibrazı yeterli olmaktadır.
Velayet Davasında Geçici Velayet Kararı ve Tedbir Nafakası
Velayet davaları sürerken çocuğun menfaatini korumak için mahkeme geçici tedbirler alabilir. En yaygın uygulama geçici velayet kararıdır. Dava devam ederken çocuğun kimde kalacağına hâkim karar verir. Küçük çocuklar genellikle anneye bırakılırken, okul çağında olup fiilen babayla yaşayan çocuk babada kalabilir. Elbette bu durum her somut olaya göre ayırca değerlendirilir.
Geçici velayete ilişkin karar, yargılama sonucunda aynı kararın verileceği anlamına gelmese de çocuğun velayetinin değiştirilmesini gerektirecek önemli bir değişiklik mevcut değilse velayetin mevcut ebeveynde tutulması yüksek bir ihtimaldir.
Bir diğer önlem ise, tedbir nafakasıdır. Çocuğun masraflarını karşılamak için dava süresince karşı taraftan geçici nafaka ödenmesine hükmedilebilir. Örneğin geçici velayet babaya verilmişse anne, çocuğun giderlerine katkı için nafaka ödemekle yükümlü olabilir. Dava sonunda bu nafaka kalıcı olarak iştirak nafakasına dönüşebilir. Eğer dava reddedilirse nafaka ödemesi sona erer. İştirak nafası boşanma davasında ayrıca belirlendiyse velayet davasının reddedilmesi sebebiyle ortadan kalkmaz. Ancak velayetin değiştirilmesi davası velayet örneğin anneden babaya geçerse, bu durumda baba artık çocuk için iştirak nafası ödemekle yükümlü olmaz. Bu durumda velayetin değiştirilmesi davasını gören mahkeme anneye iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü getirebilir.
Mahkeme ayrıca çocuğun güvenliği için psikolojik destek, sağlık tedbirleri veya sosyal hizmet incelemeleri gibi koruyucu önlemler de alabilir. Bu husus hakimin takdirinde olmakla birlikte bu geçici tedbirlerin amacı, dava süresince çocuğun zihinsel ve fiziksel sağlığını korumaktır.
Velayet Davasında Çocukla Kişisel İlişki Kurulması ve İştirak Nafakası
Velayet davalarında mahkeme, çocuğun üstün yararı gereği kişisel ilişki (görüşme hakkı) ve nafaka konularını da düzenler.
- Kişisel ilişki (görüşme hakkı): Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocukla düzenli görüşme hakkına sahiptir (TMK m.323). Görüş günleri çocuğun yaşı ve eğitim durumuna göre belirlenir. Velayet sahibi ebeveyn bu karara uymak ve çocuğun diğer ebeveynle bağını desteklemek zorundadır. Görüş engellenirse hukuki yaptırımlar uygulanabilir; tekrar eden durumlarda velayet değişikliği gündeme gelebilir. Çocuk teslimi ve görüşme işlemleri günümüzde Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri birimleri aracılığıyla sağlanmaktadır.
- İştirak nafakası (çocuk nafakası): Velayet hangi tarafta olursa olsun, diğer ebeveyn çocuğun bakım giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m.182). Nafaka, gelir durumuna göre belirlenir ve genellikle her yıl ÜFE oranında artırılır. Velayet değiştiğinde nafaka yükümlülüğü de el değiştirir. Ödeme, çocuğun reşit olmasına kadar devam eder; eğitim sürüyorsa makul bir süre daha yardım nafakası istenebilir.
- Yoksulluk nafakası: Çocuğa değil, boşanma sonucu yoksulluğa düşecek eşe ödenir (TMK m.175). Velayetin kime verildiği doğrudan etkili değildir, ancak nafaka miktarı belirlenirken çocuğun bakım yükü dolaylı olarak dikkate alınabilir.
- Diğer yakınların görüş hakkı: Olağanüstü hallerde anneane, babaanne, dede gibi yakın akrabalar da mahkeme kararıyla çocukla kişisel ilişki kurabilir (TMK m.325).
Velayet davası açılırken iştirak nafakası ve kişisel ilişki kurulması talepleri de aynı dilekçede ileri sürülebilir.
Velayet Davası (Velayetin Değiştirilmesi) Davasını Kazanmak İçin Ne Yapmalı?
Velayet davasında başarı için en önemli unsur, taleplerin ciddi ve çocuğun üstün yararını gözeten somut gerekçelere dayanmasıdır.
Velayet değişikliği davasında başarı için haklı gerekçelerin ortaya konulması ve bu durumun sağlık raporları, okul başarı durumu raporları, tanık beyanları veya resmi kayıtlarla desteklenmesi gerekir. Çocuğun kötü muameleye uğraması, temel ihtiyaçlarının karşılanmaması ya da ebeveynin bağımlılık gibi olumsuz koşullar içinde bulunması geçerli sebepler arasında sayılmaktadır.
Velayetin değiştirilmesi davasında mevcut durumun çocuğa nasıl zarar verdiği ve neden velayetin değiştirilmesi gerektiği somut atıflarla desteklenmelidir. Tanık ifadeleri, sağlık ve okul raporları, sosyal inceleme raporları veya gerektiğinde polis tutanakları delil olarak kullanılabilir; çocuğun yaşı uygunsa beyanı da dikkate alınır. Dava usulüne uygun biçimde açılmalı, dilekçeler gerekçeli hazırlanmalı ve sürelere riayet edilmelidir; aksi halde hak kaybı doğabilir. Ayrıca avukat desteği, pedagog veya psikolog raporları ve Yargıtay içtihatlarının dilekçelere eklenmesi davanın güçlenmesine önemli katkı sağlar.
Sonuç olarak, mahkeme velayeti “taraflardan biri kazansın” diye değil, çocuğun yararını gözeterek düzenler. Somut ve haklı gerekçeler yoksa dava açmak hem masraf hem de çocuk için yıpratıcı olabilir. Gerçekten çocuğun menfaatini koruyan deliller ve plan sunulabildiğinde velayet değişikliği mümkün hale gelir.
Anlaşmalı Boşanmada Çocuğun Velayeti
Anlaşmalı boşanma (TMK m.166/3) için tarafların ortak çocuklarının velayeti konusunda anlaşmaları zorunludur. Boşanma protokolünde velayet, kişisel ilişki ve nafaka hususları açıkça düzenlenmeli, hâkim de bu düzenlemeyi çocuğun yararına uygun bulmalıdır. Uygun bulunmazsa anlaşmalı boşanma protokolü onaylanmaz ve anlaşmalı boşanma olmaz.
Uygulamada genellikle küçük yaştaki çocuklar anneye bırakılır ve boşanma protokolünde velayet, babayla olan görüş günleri ve nafaka miktarı belirtilir. Hâkim, protokolü uygun bulursa boşanma kararı verir.
Anlaşmalı boşanmada kararlaştırılan velayet sonradan ancak haklı ve ciddi sebeplerle değiştirilebilir. Tarafların yalnızca anlaşması yeterli olmayıp yeni düzenleme için mahkeme kararı gerekir. Bu nedenle boşanma aşamasında velayet konusunda alınacak karar dikkatle düşünülmelidir.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda, tarafların talebi halinde ortak velayet de mümkündür.
Velayet Davasında Hangi Deliller Dikkate Alınır?
Velayet davaları kapsamlı bir delil incelemesi gerektirir. Hâkim re’sen araştırma yapabilse de tarafların sunduğu kanıtlar belirleyicidir. Aşağıda sayılan delillerle sınırlı olmakak üzere başlıca ispat araçları şunlardır:
- Tanık beyanları: Akraba, komşu, öğretmen veya bakıcı gibi çocuğu yakından tanıyan kişilerin ifadeleri önemlidir.
- Sosyal inceleme raporu: Psikolog, pedagog ve sosyal inceleme uzmanından oluşan heyet tarafından sunulan inceleme raporu çok önemlidir.
- Pedagog/psikolog değerlendirmesi: Çocuğun ruhsal durumu, ebeveynlere bağlılığı ve ihtiyaçları uzmanlarca incelenebilir.
- Sağlık raporları: Ebeveynlerden birinin akıl veya beden sağlığı iddia konusuysa, adli tıp incelemesi yapılabilir.
- Okul kayıtları: Devamsızlık, başarı ve vb. raporlar dikkate alınır.
- Resmî kurum kayıtları: Polis tutanakları, sosyal hizmet raporları, uzaklaştırma veya koruma kararları delil niteliği taşır.
- Dijital deliller: Sosyal medya paylaşımları, mesajlar veya kayıtlar, hukuka uygun elde edilmek kaydıyla dikkate alınabilir.
- Çocuğun beyanı: 8 yaş ve üzerindeki çocuk hâkim tarafından pedagog eşliğinde dinlenir ve görüşü tutanağa geçirilir.
Velayet davalarında hakim de araştırma yapmakla yükümklü olup tek başına tarafların sunduğı delillere göre karar verilmez. Ancak tarafların iddialarını destekleyecek delilleri sunması davadan olumlu netice alabilmek adına faydalı olacaktır.
Üvey Çocukların Velayeti
Üvey çocuk, eşlerden birinin önceki ilişkisinden doğan çocuk olup bu çocuğun velayet hakkı yalnızca biyolojik anne veya babaya aittir. Üvey ebeveynin velayet yetkisi bulunmaz. Ancak Türk Medeni Kanunu gereği, eşler 18 yaşından küçük üvey çocuklara özen göstermek ve onları korumakla yükümlüdür. (TMK m. 338/2)
Üvey ebeveyn, çocuğun günlük bakımına fiilen katılabilir ve bazı durumlarda sınırlı temsil yetkisi kullanabilir. Örneğin okul kaydı için adres gösterilmesi, acil sağlık hizmeti gibi işlemlerde yardımcı olabilir. Fakat bu durum yasal velayet hakkı anlamına gelmemektedir.
Eğer çocuk öz anne ve babası tarafından korunmasız bırakılmışsa, üvey ebeveyn doğrudan velayet sahibi olamaz. Ancak mahkeme kararıyla vasi atanabilir. Özellikle yakın akraba bulunmadığında bu ihtimal söz konusu olabilir. Çocuğa vasi atanmak için mutlaka sulh hukuk mahkemesinde dava açılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, üvey çocukların velayeti mahkemece velayetin kaldırılması kararı verilmediği müddetçe biyolojik ebeveynlerine aittir. Üvey anne veya babalar, kanunen destekleyici konumda olup boşanma halinde çocuk üzerinde hak iddia edemezler. Resmî işlemlerde mutlaka velayet sahibi biyolojik ebeveynlerin onayı gereklidir.
Anlaşmalı Velayet Değişikliği Nasıl Yapılır?
Boşanma sonrasında anne ve baba, karşılıklı anlaşarak velayeti değiştirmek isteyebilir. Bu durumda velayeti almak isteyen taraf velayetin değiştirilmesi davası açmalı ve velayet sahibi taraf ise, velayetin değiştirilmesi talebini kabul ettiğine dair mahkemeye yazılı bir dilekçe vermeli ya da duruşmaya gelerek davayı kabul ettiğine dair beyanını duruşma zaptını geçirmelidir.
Tarafların anlaşması tek başına velayetin değiştirileceği anlamına gelmez. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup velayet davalarında re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hakim tarafların anlaşmasına ek olarak velayetin almak isteyen ebeveynin sosyo-ekonomik koşullarını inceler ve çocuğun üstün yararına göre velayet değişikliğini faydalı görürse davayı kabul eder.
Bu kapsamda, anne-babanın anlaşmalı olarak velayet değişikliği istemesi durumunda dahi açılan velayetin değiştirilmesi davaları otomatik olarak kabul edilmez. Mutlaka hakim bu konuda araştırma yaparak çocuğun üstün yararını araştırarak hüküm verir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/13962 E. , 2015/17285 K.
Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi geçerlidir (HMK.md.385/2). Düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın “davayı kabul” açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmaz. Velayetinin değiştirilmesi istenilen müşterek çocuk Hatice 19.06.2009 doğumludur. Taraflar boşanmışlar, boşanma kararıyla velayeti anneye bırakılmış, karar 21.01.2013 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu dava ise. 16.02.2015 tarihinde açılmıştır. Düzenlemede asıl olan çocuğun üstün yararı olduğuna göre, taraflardan delillerinin sorulması, göstermeleri halinde toplanması, göstermedikleri takdirde de re’sen delil toplanması, bu çerçevede çocuğun üstün yararının ebeveynlerinden hangisinin yanında bulunmak olduğu ve velayet sahibinin değiştirilmesini gerekli kılan bir durumun bulunup bulunmadığı hususunda 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş. Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi uyarınca, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlara inceleme yaptırılarak, rapor alınması ve tüm deliller birlikle değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Bu yönde araştırma ve inceleme yapılmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir,
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,
Velayet Davasında Avukatın Rolü ve Önemi
Velayet davaları hem aileler hem de çocuklar için oldukça hassas süreçlerdir. Bu nedenle sürecin profesyonel ve hatasız ilerlemesi için bir avukatın desteği büyük önem taşır. Aile hukuku avukatı, davanın başından sonuna kadar gerekli evrak ve dilekçelerin doğru hazırlanmasını, delillerin zamanında sunulmasını ve duruşmalarda tarafın haklarının en iyi şekilde savunulmasını sağlar. Özetle; eğer daha önce velayet davalarında tecrübeniz yoksa bu konuda deneyimli bir avukattan destek alınması hak kayıplarının önüne geçmek adına önem arz etmektedir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
1-Velayet Davası Nasıl Açılır?
Velayet davası açmak için dava dilekçesi hazırlanması gerekir. Dava dilekçesinde velayetin neden değiştirilmesi gerektiği delilleriyle birlikte açıklanmalı ve gerekçelendirilmelidir.
Başvuru adliyeden fiziki dilekçe ile yapılabileceği gibi e-Devlet üzerinden UYAP Vatandaş Portalı aracılığıyla da elektronik imza ile yapılabilir. Velayet davası açmak için avukat tutulması yasal bir zorunluluk olmasa da konu oldukça teknik olduğundan bu konuda ciddi tecrübesi olmayan kişilerin profesyonel destek alması tavsiye edilir.
Son olarak; dava açılırken 2025 yılı için yaklaşık (5.500 TL) harç ve gider avansı yatırılması gerekmektedir. Dava dilekçesi ve ile destekleyici diğer evraklar sunulduktan sonra gerekli masraflar ödenir ve dava açılır. Velayet davası, davacının veya karşı tarafın yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’nde açılır.
2-Velayet Davasında Hangi Şartlarda Çocuk Babaya Verilir?
Küçük yaşlardaki çocukların gelişimi için anne bakımı büyük önem arz ettiğinden bu çocukların velayeti anneye verilmektedir. Ancak bazı durumlarda küçük yaştaki çocukların velayeti babaya da velayet verilebilir. Örneğin:
- Anne çocuğa bakmak istemiyor, terk etmiş ya da vefat etmişse,
- Anne’nin akıl sağlığı bozuk veya ciddi bağımlılık/ rahatsızlığı varsa,
- Anne çocuğa şiddet uyguluyor ya da bakım görevini ağır ihmal ediyorsa,
- Çocuk belli bir yaşa gelip babayla yaşamak istediğini açıkça ifade ediyorsa,
- Anne, babanın çocukla kişisel ilişki kurmasına sürekli engel oluyorsa.
Bu şartlarda babanın velayetin değiştirilmesi için mahkemeye başvurması mümkündür. Her dava, kendi koşullarına göre ayrıca değerlendirilmelidir. Mahkeme, anne ve babanın sosyal ve ekonomik koşullarını karşılaştırarak çocuğun üstün yararına en uygun tarafı belirler. Sadece ekonomik durum velayetin değiştirilmesi için yeterli değildir.
3-Velayet Davası Ücreti Ne Kadar?
2025 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre velayet davalarında ücret en az 30.000,00 TL’dir. Bu rakam taban ücret olup taraflar bu bedelin üstünde bir ücrete anlaşabilir. Ancak bu tutarın altına anlaşılması yasaktır.
Maddi durumu özel avukat tutmaya müsait olmayan kişiler, ikamet ettikleri ilin barosuna başvurarak adli yardım başvurusunda bulunabilirler. Başvurusu uygun görülenlere ücreti devlet tarafından ödenen avukat atanır.
4-Velayet Davası Sonucunu Nasıl Öğrenebilirim?
Vatandaşlar davalarının sonucunu e-Devlet üzerinden UYAP Vatandaş Portalına girerek öğrenebilirler. Aynı şekilde, UYAP Vatandaş Portalına girdikten sonra “Dava Dosyası Sorgulama” bölümünden dava dosyasının durumu görülebilir ve dava evraklarına erişilebilir.
5-Velayet Davası Harcı Ne Kadar?
Velayet davası açarken ödenmesi gereken kalemler; başvurma harcı, peşin karar harcı (maktu harç) ve gider avansıdır.
2025’te velayet davasının toplam maliyeti (harç + gider avansı) ortalama 4.500 – 5.000 TL civarındadır. Sosyal inceleme kamu görevlilerince yapılırsa ek ücret alınmaz. Ancak özel bilirkişi talep edilirse ayrıca ücretlendirilir.
Davacı taraf, davasını kazanırsa yargılama giderlerini davalıdan tahsil eder. Maddi durumu dava masraflarını karşılamaya yeterli olmayanlar için adli yardım talebinde bulunulabilir. Mahkemece adli yardım talebi kabul olursa, bu durumda herhangi bir harç ya da yargılama gideri ödenmez.
6-Velayeti Annede Olan Çocuğun Babaya Gitmek İstememesi Durumunda Ne Yapılır?
Mahkeme kararına göre çocuk, velayeti olmayan ebeveynle görüşmek zorunda olup velayet sahibi anne bu görüşmeyi sağlamakla yükümlüdür. Çocuk gitmek istemediği gerekçesiyle annenin çocuğu alıkoyması hukuken mümkün değildir.
Çocuk ciddi gerekçelerle (örneğin şiddet, istismar) babaya gitmek istemiyorsa, velayet sahibi anne çocuğun görüşmesine engel olabilir. Ancak bu durumda ivedilikle mahkemeye başvurarak baba ile kişisel ilişki kurma kararını değiştirilmesini talep etmelidir.
Anne, çocuğu ciddi bir neden olmaksızın kasten babayla görüştürmezse, baba aile mahkemesine başvurarak velayet değişikliği talep edebilir. Yargıtay kararlarına göre bu durum velayetin anneden alınması için haklı gerekçe olarak kabul edilmektedir.
7-Çekişmeli Velayet Davası Ne Kadar Sürer?
Velayet davalarının süresi mahkemenin iş yüküne, delillerin toplanmasına göre değişmektedir. İlk derece mahkemesi aşaması genellikle 1-2 yıl arasında sonuçlanır. İstinaf aşaması da ayrıca ek 1-2 yıl daha sürebilmektedir. Çocuğun acil korunması gereken hallerde hakim geçici önlemlere ilişkin kararını ihtiyati tedbir kararı ile verebilir. Ancak yargılama süreci için yukarıda ifade edilen sürelere hazırlıklı olmak gerekir.
8-Velayet Davası Hangi Mahkemeye Açılır?
Velayet davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde davaya Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla bakar.
Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yetkisizlik kararı ile karşılaşmamak adına davanın doğru yerdeki mahkemede açılması önemlidir.